lafonten
31.Mayıs.2019, 03:41
<div id="post_message_5072427"><blockquote class="postcontent restore "><b>İnsan arar..<br />Bazen bulur, kimi buldum zanneder,<br />Bazen buldum zannetmişken bir imtihanla kaybediverir..<br />Aradığını kimi bir çift gözün derûnunda bulur,<br />Bazen kaybeder kendisini insan,<br />Bir çift gözbebeğinin ta içinde..<br /><br />Genç adam da ararmış, Aşkı ararmış..<br />O kitaplarda okuduğu, filimler de seyrettiği,<br />Hayalini kurduğu, rüyalarda gördüğü aşkı aramış yıllar boyu.<br /><br />Bir gün bir kütüphaneden bir kitap almış,<br />Oturmuş sabaha kadar okumuş, yutmuş, o kitabı ezberlemiş.<br />Bazen sayfaları birbiri ardınca çevirmiş.<br />Tekrar okumuş.. Tekrar okumuş..<br />Ve o kitapta ki aşka vurulmuş genç adam.<br />Sonra kitabı kapatmış sabaha karşı, düşünmeye başlamış;<br />‘Acaba böyle aşıklar gerçekten var mıdır?’<br />‘Böyle bir aşık? Böyle bir maşuk? Böyle bir çift göz gerçekte de var mıdır?’<br /><br />Kitabın kapağını kaldırıp bakmış ki,<br />Kendinden önce okuyanların isimleri var.<br />Bir adet bayan ismi ‘Acaba?’ demiş,<br />‘Bir ömür beklediğim, aradığım acep o olabilir mi?<br />O da bu kitabı okurken, filan sayfada benim düşündüğümü düşünmüş müdür?<br />Falanca sayfayı okurken, böyle bir tebessüm etmiş midir?<br />Falan yerde gözlerinden yaşlar süzülmüş müdür bir bir?’<br /><br />Hayaller kurmaya başlamış.<br />Sabah olduğunda genç adam, ‘Aradığım sevgiliyi buldum!’ demiş.<br />‘O kadın benim bir ömür aradığımdan başkası değil!<br />Göreceğim onun gözlerini, onun gözlerinin kapısından gireceğim yüreğine..’<br /><br />Sabah olunca, o isimde ki herkese birer adet name yazmış.<br />Adresleri bulmuş fihristten.<br />Göndermiş mektupları ve beklemeye başlamış..<br />Bir, iki, üç, dört, beş…<br />Günler günleri kovalamış havadis, bilgi, salık yok.<br />Bir sabah eve geldiğinde posta kutusu,<br />Kalbi güm güm atmaya başlamış, çıkartmış ‘o’.<br />Ondan bir mektup..<br />Hemen alelacele merdivenleri koşarak çıkmış,<br />Bir taraftan zarfı açmış okumuş, cevap;<br />"Genç adam sizi tanımıyorum, bir kez bile görmedim yüzünüzü. Zaten görmem de gerekmez bir tek gördüğünü sevmez gözler ama itiraf edeyim yazdıklarınıza vuruldum. Sizde benim hoşuma gittiniz."<br /><br />Genç adam derhal bir yanıt karalamış oracıkta.<br />Cevabını beklemeye koyulmuş, iki, üç gün.<br />Hani beklerken de vakit geçmez.<br />Koşmuş, gelmiş, bakmış posta kutusunda bir mektup,<br />Hemen bir cevap.<br />Bir mektup, bir cevap…<br />Beş yıl boyunca karşılıklı mektuplaşmışlar.<br />Birbirlerinin ne yüzünü ne de gözünü görmemişler bu vakit diliminde.<br />Delikanlı dayanamamış artık yakmış özlem yüreğini,<br />Bir name yazmış;<br />"Hanımefendi sizi görmek istiyorum. Yüzünü görmeden, özüne vurulduğum kadını merak ediyorum. Ne olur buluşalım."<br />Cevap gelmiş;<br />"Hay hay. Filan gün, falan kıyı kasabasında, falan yerde bekliyorum. Beni tanımanız için yakamda da kırmızı bir gül olacak."<br /><br />Zaman geçmek bilmemiş.<br />Genç adam şiirler okumuş, türküler söylemiş..<br />Nihayet o sabah geldiğinde, iki saat evvelden belki<br />Koşturup o kıyı kasabasına gelmiş, beklemeye başlamış.<br />Martıların sesi bir başka,<br />Dalgalar bir başka vurmakta sahile,<br />Simitçi çocuk bile o gün bir başka güzel.<br />Yüreği alt üst, pır pır.<br />Vakit yaklaştıkça yerinde duramaz olmuş.<br />Karşıdan gelenlere ‘Acaba o mu?’ ‘Belki de budur.’<br />Hepsinin yakasına bakıyor, ‘Yok o değildir!’ ‘O değildir!’<br />En son bakmış ki; karşıdan birisi geliyor.<br />Muhteşem bir endam, saçlar bellere kadar dökülmüş,<br />Bakışlar alıp insanı asırlar ötesine, kıtalar ötesine götürecek kadar güzel.<br />Ve o kadar tatlı bir tebessümle genç adama doğru yürüyerek geliyor ki;<br />“İşte” demiş “İşte biliyordum, o..”<br />Ona doğru yürümeye başlamış, yaklaşmış,<br />Tam karşı karşıya gelmişler, göz göze bakmışlar,<br />Genç kız bir tebessüm edip delikanlının önünden sıyrılıp geçmiş ki;<br />Arkada ellili yaşlarda, kalın camlı gözlükleri olan, yüzü çiçek bozuğu,<br />Seksen kilo kadar, 1,50 boylarında, yakasında kırmızı bir gül olan bir kadın.<br /><br />Dönüp bakmış giden kıza,<br />‘Gel!’ der gibi bakmakta o güzellik.<br />Diğerinin gözlerine bakmış, yalvararak bakıyor.<br />‘Hayır!’ demiş. ‘Ben bir anda vurulduğuma değil,<br />Yüzünü görmeden, özüne vurulduğum kadına gideceğim.’<br />İhtiyar kadının önüne gelmiş, durmuş, elini uzatmış.<br />‘Merhaba’ demiş, ‘Ben filanca’. Kadın tebessüm etmiş.<br />‘Delikanlı sizi tanımıyorum ama şu karşı kaldırımda ki kız var ya, sizi görünce gözleri ışıl ışıl oldu. Yakasında ki gülü çıkartıp benim yakama taktı ve dedi ki ;<br />‘Şşş... Teyze, imtihan, imtihan…’<br />Delikanlı dönüp bakmış ki, genç kız kollarını açıp kendisine doğru gelmekte.<br /><br />Bazen yıllar sürer bir gözün kapısından içeri girmek, kimi bir an..<br />Ve o imtihanı verenler o kapıdan içeri girip,<br />O gönülde bir ömür konuk olurlar.<br />Gözler ki aşk kapısının tokmağıdır, gözler ki aşkın kapısıdır..<br />Girmesini bilene…<br />..:: Serdar Tuncer ::..</b>