![]() |
Forum Kimler Online Yöneticiler Duyurular Anasayfa |
|
Kadın - Erkek İlişkileri kadın erkek ilişkileri ile ilgili son dakika haberler, en son gelişmeler, açıklamalar |
![]() |
|
Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
![]()
ANNELERİMİZ...
Vatan gibi kutsal, ekmek gibi mübârek, Türkçe gibi leziz, su gibi aziz, gün ışığı gibi tertemiz, gökyüzü kadar engin bir yüreğin sahibi olan siz, annelerimiz... İnsanlığın neş’e ve mutluluk güneşi, kalbimizin sönmeyen ateşi, yuvamızın tüten ocağı, hânemizin şefkât kucağı, evimizin sevgi çerâğı, ailemizin yaşam menbağı, “ateşi”, “suyu”, havası”, “toprağı” olan siz, annelerimiz... Vuslat râşelerinin ektiği çekirdeği canıyla, kanıyla besleyen, hayatı evlat meyvesiyle süsleyen, dünya ziyneti olan çocuklara söylediği ninnileri uykusuz gecelere yaslayan, “Bir eliyle bebeğinin beşiğini, öbür eliyle de dünyayı sallayan” siz, annelerimiz... Aydınlıkların bile gıpta ettiği; alnı ak, sevgisi duru ve berrak, tebessümü sımsıcak, “Duyguları bile haramdan uzak” ve her vakit kalbimizin zirvesinde dalgalanan sancak olan siz, annelerimiz... Gönül vahâmız, şeref levhâmız, sevgi nüshâmız, en güzel hülyâmız, en kutsal rüyâmız, dil burcundaki mahyamız ve ufuk dünyamız olan siz, annelerimiz... Yüzümüz bulutlansa yüreği yanan, gözyaşını mendillere oyalayan, derdimize, hasretimize, sevincimize ağlayan, kaybedildiğinde kıymeti çok daha iyi anlaşılan, hâtırâsı bile rûhumuzu kanatlandıran ve “Dünyadaki varlıkların en mübâreği” olan siz, annelerimiz... Allah(c.c.)’ın ad ve sıfatlarının en çok tecellî ettiği, sevgisi, muhabbeti ve merhameti başta olmak üzere her şeyini evlâdına karşılıksız vermenin yücelttiği en müstesnâ varlık olan siz, annelerimiz... “Ayaklarının altına cennet” serilen, evlatlarına cennet kokusu verilen, dünyayı cennete çevirmek için gönderilen ve bakışlarından bahar çiçekleri derilen fedâkârlık âbidesi olan siz, annelerimiz... Ergenekon’dan yola çıkan, Mekke’nin Tevhid nûrunda yıkanan, Anadolu’da “Gül” yüzlü bir uygarlık inşâ etmek için hazarda ve seferde “Bâcıyân” olan, Asr-ı Saâdet’ten ve Türk tarihinde tevârüs ettikleri eşsiz güzellikleri hayatlarına yansıtan, hilkat kumaşı “bayrakların kumaşıyla beraber dokunan” siz, annelerimiz... Gazâ meydanlarından inşâ ettiğimiz medeniyete, fethettiğimiz diyarlardan serhat boylarına kadar kitâbesi okunmayı bekleyen nice kahramanlık destanları yazan, asâlet, cesâret, acıma ve fazilet şahikası olan siz, annelerimiz… “Vatana kurban olsun” diye askere gönderdiği oğlunun saçlarını kınalayan, “Ya gâzi ol, ya şehit” hitâbı ve “Değmesin mâbedimin göğsüne nâmahrem eli” niyâzıyla cepheye yollayan; kağnı arabasıyla ıslak gecelerde taşıdığı cephânenin üstüne yağmur yağmasın diye kucağındaki yavrusunun kundağını çıkarıp top mermilerine saran siz, annelerimiz... Başımızın tâcı, gönül yaralarımızın ilâcı, hepimizin ihtiyacı olan, duâlarıyla her türlü tehlikeden bizi koruyan, kolumuz, kanadımız, ağız tadımız, ahiret murâdımız, bir yerimiz ağrıyınca feryâdımız olan siz, annelerimiz... Hiçbir vakit dilinden noksan etmediği besmelesinde, yüreğindeki sevgiyi resmeden “Yavrum!” diyen sesinde, salavatlarla yıkanan “Gül” kokan nefesinde rahmânî güzellikler bulunan, günde beş vakit nûr üstüne nur yayılan seccâdesinde namaza duran, bütün ehl-i îman için duâya oturan, başı tülbentli, eli tespihli olan siz, annelerimiz... Hayatı bizim için yaşayan, en çekilmez çileleri bizim için taşıyan, uykularını bizim için bölen, bizim için sevinen, bizim için gülen, bizim için her türlü zahmeti cana minnet bilen siz, annelerimiz... Bizleri sevgi kirmenine dolayan, münzevî muhabbetleri her nefeste soluyan, vakit ve mekân ötesinde olsa da ona âyan olup bizi gören ve sıkıntılarımızı duyan, kasvetli-karanlık gecelerimizi varlığıyla aydınlatan, sırtımızı yasladığımız dağ, sığındığımız liman ve sebeb-i hayatımız olan siz, annelerimiz... Kalplerimizi teshir eden, üzüntülerimizi terhis eden, sıkıntılarımızı tebdil eden, sevinçlerimizi tebcil eden, “mekteb-i âlem”e bir güzîde name olarak gelen, hissiyâtımıza renk, hayatımıza ahenk, muhabbetimize mihenk olan, ahlâkı, fazileti, samimiyeti, iffeti ve nezâketi anlamlı kılan, evlatlarına karşı his yoğunluğunu en çok yaşayan, “her şartta ve her şeye rağmen” çocuğunun yanında olan, onu her vakit koruyan ve kollayan siz, annelerimiz... Hiç sönmeyen bir sevgi meşâlesi, göz kamaştıran bir edeb şûlesi, dünyanın en içli nağmesi, hilkâtin en nezih tecellisi, evladın en büyük tesellisi, en ulvî duyguların ve ana dilimizin mürebbisi, en güzel hasletlerin ev sâhibesi olan siz, annelerimiz... Biz evlatlarınız; gökyüzünün mavisini başınıza tül, semâdaki yıldızları yakanıza gül diye taksak tekrar de hakkınızı ödeyemeyiz.... Annelerimize ne yapsak, ne kadar hürmet etsek, ne kadar hizmet etsek tekrar de azdır; zirâ sizin bize yaptıklarınızın yanında, bizim size hizmetimiz ancak ummanda katre kalır... Zâten, En’am Sûresi151-153. ve İsrâ Sûresi 23-25. âyetlerinde: kulların Allah(c.c.)’a ibâdetten sonra yapacağı en önemli farzın ana-babaya iyilik yapmak, hizmet etmek olduğu buyurulmaktadır... Zayıf olan kadını, güçlü kılan “ana” olmaktır...Esrarlı bir varlık olan kadının en ulvî pâyesi anneliktir... Türk Milleti’ne ebedî yurt kılınan bu azîz topraklar, Anadolu olduğu için, her yanı “ana” doludur... Ama son zamanlarda, ne hazindir ki, Batı’da olduğu gibi bizde de “ana” olmak, “kadın” olmaya fedâ edilir oldu... “Annelik”, “Anneler Günü”nü ihdâs edenler tarafından unutturulmaya yüz tuttu; “kadın”, “feministlik” ve “eşitlik” terâneleri arasında irtifâ kaybetmeye başladı... Fıtratı göz ardı ederek eşitlik aranmaz, aranamaz, aranmamalıdır... Hak-hukuk açısından elbette kadınla erkek arasında “insan kimliğinde” bir eşitlik vardır, ama fizyolojik olarak pek çok farklılığın da olduğu inkârı mümkün olmayan bir hâkikâttir... Kadın ve erkek birbirinin rakibi değil, tamamlayıcısıdır... Fakat, kadın olmanın “savaşımını verenler”(?!), “annelik görevini” aksatanlar; ne yazık ki, “anne” olmanın, “hanım” olmanın mücâdelesini vermiyorlar/veremiyorlar/vermek istemiyorlar... Halbûki, erkeksi bir tavrın içine giren feministler, “eşitlik” arayacağına, “hanım” olmanın hazzını yaşayabilseler ve ismiyle müsemmâ olarak “ana” olmaya çalışsalar bugün yaşanan problemlerin pek çoğu zannederim yaşanmayacaktır.... Ana olan, ana kalan ve ana olmaya yakışan; iffet, acıma ve şefkât âbidesi olarak tebellür eden bütün kadınların “Anneler Günü”nü kutlama ediyorum... Ve siz, yuvamıza huzur, ailemize gurur, evimize nûr, hânemize sürûr veren annelerimiz; size “bir gün” değil, “bir ömür” değil, “bin ömür” vakfedilse de tekrar az gelir diyorum... Bu his ve düşüncelerle, siz annelerimizin; yüzündeki nûrun ve tebessümün hiçbir vakit eksilmemesini diliyor, öpülesi ellerin sahibi olan sizlere en kalbî muhabbet ve hürmetlerimi arz ediyorum... Dr. Mehmet GÜNEŞ |
![]() |
Etiketler |
annelerimiz |
|
|