<div id="post_message_2689699"><blockquote class="postcontent restore "><b><span style="font-family: Comic Sans MS">Memede ayrım ettiğiniz her kitlede korkuya kapılmayın, sakin olun!</span></b><br /><br /><b><span style="font-family: Comic Sans MS"><font color="Red">Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser türü. Gelişmiş ülkelerde daha sık karşılaşılıyor ve her 8 kadından birinin bu hastalığa yakalanacağı öngörülüyor.<br /><br />Bu artışın, önümüzdeki 10 yıl içinde yüzde 60’a ulaşması bekleniyor. Kadınlarda kanserden ölüm nedenleri arasında, meme kanseri türünün ilk sırada yer aldığını söyleyen İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türkiye Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Vahit Özmen, kanserden kaybedilen her 7 kadından birinin ölümünden meme kanserinin mesul olduğuna dikkat çekiyor.<br /><br />UZMANA BAŞVURUN <br /><br />Prof. Dr. Vahit Özmen, memede ayrım edilen her kitlenin kanser olmadığını söylüyor. Özellikle 15-30 yaş arası kadınlarda, bu kitlelerin önemli bir kısmını “fibroadenom” denilen iyi huylu meme tümörleri oluşturuyor. Yine 30-50 yaş arası kadınlarda sıklıkla rastlanan kitlelerin aynı zamanda ağrı nedeni de olan kistler olduğu belirtiliyor. Bunların kanserle ilgisi olmadığını söyleyen Prof. Dr. Vahit Özmen, “Yine de memesinde ve koltuk altında bir kitle ayrım eden kadınların vakit kaybetmeden bir cerrahi uzmanına müracaat etmesi gerekir” diyor.<br /><br />Bunlar kanser belirtisi değil <br /><br />Memede ağrılı ve çok kısa sürede ortaya çıkan kitleler, çoğunlukla çok duygulu oluyor, geniş bir saha kaplıyor ve meme kanserine işaret etmiyor.<br /><br />Deride kızarıklık, sertlik ve ağrı ile ortaya çıkan kitleler, daha sonra iltihaplı bir akıntıya sebep olabiliyor. Bu duruma “granülomatöz mastit” adı veriliyor.<br /><br />Kadınlarda çoğunlukla iki, kimi de bir koltuk altında her âdet öncesi büyüyen ve hassaslaşan kitleler oluşuyor. Bunlar kişide doğuştan bulunuyor ve vakit içinde âdet dönemlerinin ve gebeliklerin etkisiyle büyüyor. Bu vaziyet kansere işaret etmeyip nadiren bir girişim gerektiriyor.<br /><br />Koltuk altında, kimi bir tırnak enfeksiyonu, kimi kedi tırmalaması, kimi de sistemik bir enfeksiyonu takip eden şişlikler olabiliyor. Prof. Dr. Vahit Özmen bunların enfeksiyonu denetim etmek için büyüyen lenf bezleri olabileceğini söylüyor. Lenf bezleri, lenfoma denilen lenf tümörü nedeniyle de büyüyebiliyor.<br /><br />Bu belirtiler varsa hemen doktora başvurun <br /><br />Meme başında veya derisinde çökme ve çekilme varsa. <br />Memede yeni ayrım edilen ağrısız, sert, sınırları düzensiz ve hareketi kısıtlı bir kitle söz konusuysa. <br />Meme başı ve derisinde kızarıklık ve portakal kabuğu görünümü oluşmuşsa. <br />Deride ülserleşme bulunuyorsa. <br />Göğüs duvarına yapışık katı bir kitle hissediliyorsa. <br />Koltuk altında katı ve ağrısız bir kitle hissediliyorsa hemen doktora gidilmeli.<br /><br />Memeyi korumak varken almak niye? <br /><br />Ülkemizde son yıllarda Türkiye Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu ve Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı’nın kanser istatistikleri ile ilgili çok önemli çalışmalar yaptıklarını belirten Prof. Dr. Vahit Özmen, Türkiye’de meme kanseri tanısı konulan kadınların yüzde 35’lik bölümünde memenin korunduğunu ve alınmasına gerek kalmadığını söylüyor. Bu oranın İstanbul Tıp Fakültesi Meme Ünitesi’nde yüzde 50’yi bulduğunu belirten Prof. Özmen, aynı oranın ABD ve Batı Avrupa ’da yüzde 75 civarında olduğunu, bunun kadınlara zamanında tanı konulması durumunda memenin korunabileceği anlamı taşıdığını anlatım ediyor. Memenin korunabilmesi için, tümörün küçük olması, radyoterapi olanaklarının bulunması ve kadınların da dikkatli ve istekli olmaları gerekiyor.<br /><br />Türk kadını doktora çok geç gidiyor <br /><br />Prof. Dr. Vahit Özmen, 15 bin meme kanserli kadın üzerinde yaptıkları çalışmada, “çok erken evre” olarak adlandırılan 1. evre meme kanserli kadınların oranının yüzde 25 olduğunu söylüyor. Oysa meme kanseri taramasının uygulandığı ABD ve Batı Avrupa ülkelerinde bu nispet yüzde 75’leri buluyor. Bu, ülkemizde kadınlara meme kanseri teşhisinin ileri evrede yani geç konulduğu anlamına geliyor. Birinci evrede meme kanseri tanısı saha kadınlarda yüzde 100’e yakın yaşam şansı varken, 3. evredeki kadınlarda bu nispet yüzde 50’nin altına düşüyor.<br /><br />Gazete Habertürk / Ceyda Erenoğlu<br /><br /></font></span></b>