Sıradışı Düşündürücü ve Korkunç Olaylar
İnsan akıl sınırlayana zorlayan, bilimsel olarak açıklanamayan, çoğu vakit sebep olduğunu anlayamadığımız düşündürücü olayları duyarız, belki ömrümüz boyunca bir kez şahit olur ya da hiç olamayız. Deneysel Ruhçuluk literatüründe öylesine ilginç ruhsal olaylar vardır, bir türlü maddesel görüşün dışına çıkmak istemeyen bilim, ya bunları inkârla yetinir, ya da açıklamaya gücü yetmezse, “mucizevî bir olay”; daha da olmadı, “tesadüf” deyip geçer…
Deneysel Ruhçuluğu bilenler için, yüksek ruhların maddeye hükmederek, pek çok metaryalizasyon olayları oluşturduklarıyla ilgili örnekler konunun literatüründedir. Bunlarla ve demateryalizasyonla ilgili birkaç olayı, bu amaçla sunalım:
1937 yılı Fransa’sında, Loire’da, Parniére isimli, küçük bir kasaba vardır. Meşhur Marie Joséephe Olayı, bu kasabada cereyan etmiştir. Olayı birçok gazeteler La Revue Spirite Dergisi de yayınlamıştır.
Bu küçük kasabada Focher Ailesinin, 11 yaşındaki çocuğundan sonra, 8 yaşında ki küçük kızı Marie Joséphe, akciğer iltihabından ölmüştü. Küçük kızın ölümü, ailesini üzdüğü kadar, çevresini de üzmüştü. Çünkü çok sevilirdi. Geriye, anne-babayla büyükanne ve baba, bir de iki aylık bir ikiz çocukları kalmıştı. Herkesin gözleri yaşlıydı… Mucize olay, cesedin gömülmesinden sonra, derhal ertesi gün başlamıştı. Çocuk, hastalığı süresince bir kuş tüyü yastığında yatmıştı ve ailesinin bütün ısrarlarına rağmen, bu kuş tüyü yastıktan bir türlü ayrılmamıştı. Bu yastıkta yatarken de ölmüştü. Defin töreninden sonra, bu kuş tüyü yastığın içini boşaltmak istediler. Bütün olağan üstülükler de bu boşaltma işleminden sonra başlamıştı: Önce yastığın çok ağırlaştığı ve yumuşaklığını kaybettiğini anladılar. Derhal yastığın bir köşesini söküp meraklarını gidermek istediler: yastıktan, tüy yerine, tüylerden yapılmış, taç şeklinde, harikulade bir gül demeti çıkıverdi. İnsan eliyle yapılmasına imkan olmayan bir gül demetiydi bu. Haber çevreye derhal yayılmış ve kısa bir sürede bu gülleri, 20.000 kişi görmüştü. Her taraftan akın akın meraklı ziyaretçiler gelmişti! Kuş tüyünden yapılmış olmalarına rağmen, dalından yeni kopmuşçasına taze ve dipdiri duran bu gül demetini, tam 33 tane gül oluşturmuştu. Çocuk ta hastalığının 33. günü ölmüştü!
Focher Ailesinin çok yakın ve varlıklı iki dostu, bu güllerden birer tane alıp, çok sağlam kapalı birer camlı kutuya koymuşlardı. Bunlardan biri o yerin en büyük mülkiye amiriydi. Güllerin kutuya kapatıldıktan ertesi günü bu tek gül 8 tane oluvermişti! Öteki şahıs ise bir barondu. Bu tanınmış baron dostun kapalı camlı kutuya kapattığı tak gülü de, ertesi günü, tam 22 taneydi! Bu harikulade güllerin incelenmesi, görülüp değerlendirilmesi için, büyük şehirlerden, en üstat kişiler çağrılmıştı… Hepside bunları insan eliyle yapılmasına imkân olmadığını söylemişti.
Bu güzellerin güzeli güllerin şaşası yanında sönük kalmış diğer vaka da şuydu: Salonda iki büyük duvar saati vardı. Çocuğun öldüğü saatte, bu iki duvar saati de durmuştu! Marie Joséphel’in kendi kolların da öldüğü söylenen doktorunsa, bu mucizeli ölüm için şunları söylemişti: “Ben şimdiye kadar asla böyle bir ölüm görmedim. Marie Joséphe gülerek ve kendisini karşılamağa gelmiş, bizim görmediğimiz varlıklarla konuşarak, sanki sevinçle koşan bir çocuk gibi öldü. Ben burada, herkesin bildiği can çekişme halini hiç görmedim.” İşte Marie Joséphe mucizesi, özet olarak budur.
Tahta Heykel İspanya’da, 1914 yılında olmuş bir başka mucize şudur:
İspanya’da Standander yöresinde, olaydan yaklaşık 200 yıl önce dikilmiş ve tahtadan yapılmış bir İsa heykeli vardı. Bu kolay heykelin boyu 1.70m. di. Heykel 1914 yılına kadar sıradan tahtadan yapılmışlığını korumuştu. Fakat günün birinde, Antonie Lopez isminde bir rahip gelip heykelin karşısında durmuştu. Heykele bakarken, aniden büyük bir korkuya kapılmıştı. Çünkü tahta heykelin açık duran gözleri, yavaş yavaş kapanmıştı!
Haber hızla çevreye yayılmıştı; İspanya dışından da gelenler tam 15.000 kişi, bu heykeli ziyaret etmişti! Bu ziyaretçiler arasında her meslekten, her çevreden kimseler vardı… Heykel, tamamıyla canlı bir insan gibi, herkesin gözleri önünde, gözlerini oynatıyor; göz kapaklarını açıp kapatıyor; dudaklarını devinim ettiriyor; adalelerini geriyor, gevşetiyor; soluk alıyordu! Bu mucize vaka birkaç yıl sürdü… Hitler Almanyası zamanında, bu olaydan, bütün ayrıntılarıyla ve belgelerle, Zeitschrift für Seelenleben Dergisi, uzun uzun söz etmişti. Bu olaydan ayrıca söz eden Profesör Leopold Guenther şöyle diyordu: “Ne yazık ki, bu kadar tuhaf ve şayanı hayret olan bu olayı, oraya giderek, onu gören bu kadar alim kişinin aklına, onu fotoğraf veya filmle saptamak ve onu bilimsel bir mevzu, bahis yapmak fikri gelmemiştir.”
“Bedensiz” Doktorun Ameliyatı Bir başka mucizevî olay, Sao Pablo’da geçen, bir ruhsal ameliyattır:
Büyük salonda bulunan 40 kişiden, çoğunluğu hekimdir. Her türlü hileye karşı, akla gelebilen her türlü önlem alınmış; kapılar, pencereler sıkı sıkıya kapatılmış, kilitlenmiş ve de mühürlenmiştir. Ameliyat, bu büyük salonun içinde ayrıca yapılmış küçük bir odada yapılacaktı. Bedensiz varlığın isteğine göre, bu küçük odada, masanın üzerine bir şişe ispirto, bir boş leğen, flaster, birazcık küçük gazlı be parçaları ile Cope’sun “Had Kadın Hastalıkları” kitabı mevcuttu. Bir küçük şişe de birazcık iyot vardı. “Bedensiz” doktor, alkolle iyot’u karıştırıp tentürdiyot yapacaktı. Hasta ameliyat sırasınca kendisini hiç kaybetmemişti ve hasta izlenimlerini şöyle aktardı:
“ Karnıma bastığını hissettim. Bundan sonra karnıma çok soğuk bir şey sürüldü. Bunun bir dezenfeksiyon sıvısı olduğunu algıladım. Belki bu, ameliyat olacak yere sürülmekte olan alkoldü.” Ameliyat çok kısa sürmüştü. Bir alet hastanın karnını sadece tırmalamış ve hasta ancak “oh, doktor!” diye bağırmıştı. Ameliyat bitmişti. Bir burkulmadan sonra duyulan kolay bir acıdan başka bir şey yoktu. Ameliyattan sonra odaya girildiğinde, Cope’s’un kitabının “Apandisit” bölümü açılmış duruyordu. Ve bu sayfada doktorun elinin tentirdiyot izleri vardı ki, daha önce böyle izler, lekeler yoktu kitapta. Kitabın 114. sayfasında da taze kan ile biraz sarımtırak sıvı lekesi mevcuttu. Ameliyat, kesinlikle kansız yapılmıştı. Ameliyat yerinde 2cm’lik yara izi, ispirto şişesinde de henüz çıkarılmış, 8 cm boyunda iltihaplı apandisit bulunuyordu. Psyhic Observer Dergisinde Dr. Enid S.Smith imzasıyla yayınlanan bu olay, öncesinden ve sonrasından, seri halinde fotoğraflarıyla, radyolojikman hekimlerce dikkatlice incelenmiş ve izlenmiştir.
Mucizevi Şifacı Rahip Brother Kapp doktorların bile kendisine vakit vakit başvurdukları, İsveçli bir şifacıdır. Pek çok mucizevî şifa olayları vardır… Yıllardır astımla boğuşan hastayı; 60 yaşında, felçli sol kolunu kıpırdatamayan kadının çocuk felciyle yıllardır sakat kolunu sağlına kavuşturmasını; uzaktan şifa ile karındaki tümörü, hiç yokuş gibi silişini ve benzeri bir sürü şifa olaylarını Kapp, kısa bir sürede;”Şimdi, Tanrı’nın yardımıyla kolunu artık oynatabileceksin” gibi kolay dualarla başaran bir şifa mucizecisiydi! Nitekim tehlikeli bir akıl hastasını bile bir anda normal haline döndürmüştü! Oysaki akıl hastası kadın, gırtlak kanserinin etkisiyle intihar eden kocasının tasallutuna uğramış bir obsesyonluydu!
|