Susmak istiyorum bu akşam;

Kimseye sataşmadan hiçbir ipe dolaşmadan susmak istiyorum…

Avaz avaz geceyi ortadan çatlatırcasına susmak.

Duvara yaslanıp, kayışı bağrına düşmüş fişeği bağrında gömülü bir mavzer gibi ve de tek başıma bir kenara çekilip teslim olduğum senin sessizliğindir bu akşam…

Hatta en yakınlarımdan biraz öteye gidip içime oturmuş bir yalnızlığa yalnız başıma ağlamak istiyorum… Hıçkırıklarıma kimseler şahit olmamalı, kimselerin bakışları üzerimde kalmamalı ve sadece sana duyurmalıyım sessizliğimi. Uzaktan ağlamalarımın damlaları avuçlarına düşerken görmelisin beni. Düşüp yıkılacaksam da eğer bir kale gibi ayakta düşmeliyim. Senin kale(mi)ne. Yanaklarım yanmalı gözyaşlarımdan, alnımda belirip damar damar depreşmeli içimdeki alevin şavkı ve de Islak kirpiklerle öksüz sur diplerinde yürümeliyim burnumu koluma silerek.

Yenik duyguların en zayıf askeri olarak kahrolmanın keyfini çıkartıyorsam kendimle hesaplaşarak, bilki vazgeçişlerim vardı benim bir kalbin mahzeninde kendimi çürümeye terkedecek kadar.

Şimdi kelamın bittiği yerdeyim yürüdüğüm her adımın ardından hicranlar buğulanıyor, için için ağıtlar tütüyorsa eğer bunda kimseyi suçlamıyorum… Ve susuyorum bu akşam ta ki bir çift yüreğin aşk sancısında kıvrandığını görüp vuslatın doğuma durduğunu görene dek.